Gençlik Kuruluşu mu Turizm Acentası mı

Merhabalar,

Erasmus+ Programı ve programa ilişkin ilk kılavuz bildiğiniz gibi Aralık 2013’te yayınlanmış ve Avrupa Komisyonu’nun bu kadar gecikmesi gençlik kuruluşlarının tepkilerine yol açmıştı. Oysa tek geciken Komisyon değildi. Ulusal Ajanslar yeniden yapılanma süreçleri ve program kılavuzunda net olmayan konuları yeterince tartışma fırsatı bulamadan ilk başvuru tarihi gelip çatmış oldu. Üstelik bağımsız değerlendiriciler ne Erasmus+ programının ne de Avrupa 2020 stratejisinin getirdiği değişikliklerin farkında değildi. Başvuru değerlendirme süreci uzadıkça uzadı, pek çok gençlik kuruluşu faaliyetlerini ertelemek zorunda kaldı ve nihayet ancak 3. başvuru döneminden sonra 1. başvuru döneminde yapılan başvuruların sonuçları açıklanabildi.

Türkiye’de devletin yavaş hareket etmesine alışık olduğumuz için çok yadırgamadık, aksaklıkları kabul ettik. Geçiş sürecinde olur böyle şeyler dedik. Hadi devlet bu kadar yavaş adapte oldu ama pek değerli gençlik kuruluşlarımız ne oldu?

Dün sosyal medyada şöyle bir mesaj okudum:

“ÇOK ACİL !
24 KASIM 30 KASIM 2014 tarihleri arasında ITALYA nın Sardinya kentinde yapılacak olan bir Gençlik Değişim Projesine YEŞİL PASAPORTLU 7 Katılımcı
CV ler: XXXXXXXX@hotmail.com”

Bir gençlik kuruluşunun proje amacı yazmadan, projede uygulanması planlanan faaliyetlerden söz etmeden hatta projenin temasını bile söylemeden KATILIMCI araması benim için çok garipti. Çünkü katılımcının katılabilmesi için ön koşul katılacağı faaliyetin en azından temasını-amacını bilmesidir. Bahse konu ilan bu temel prensibi çiğnerken KATILIMCILARA hangi şehire gideceklerini söylemeyi ihmal etmiyor ama! Öyle ya konu neden önemli ki, tabi ki tatilin -pardon öğrenme odaklı bir eğitsel faaliyetin- nerede gerçekleşeceği herkes için daha önemli. Neyse ki yıllardır Türkiye’de gençlik çalışanı olarak pek çok meslektaşımla tanışıyorum ve pek çok gençlik kuruluşunu tanıyorum da bu durumu çok yadırgamadım. Eskiden de böyle yaparladı!

Peki Erasmus+ ile gelen yenilik neydi? Nedir Gençlik kuruluşlarını hazırlıksız yakalayan durum? İnanın bunu ben de çözemiyorum ama bu yıl gençlik çalışanlarında ortaklıkları zamanında kuramama, proje faaliyetlerini önceden planlayamama durumu söz konusu olacak ki ÇOK ACİL 7 KATILIMCI aramak zorunda kalıyorlar. Eskiden 40 yılda 1, bir katılımcının olağan üstü durumu olurdu da onun yerine katılımcı aranırdı. Olağan üstü durumlar hariç tüm proje takımı çok önceden belirlenir, faaliyet öncesi hazırlık yapılır, katılımcılara uygulama öncesi bir usulen de olsa bir eğitim verilerek AB Gençlik Programı’nın özelliklerinden bahsedilirdi. Katılımcılar yola çıkmadan önce bir takım olurlar ve tecrübeli bir gençlik çalışanının grup liderliğinde öğrenme hedefli eğitim hareketliliği gerçekleşirdi. Hal böyle olunca tüm dezavantajlarına rağmen her genç hazırlanmak için süre bulur, gençlik kuruluşları dezavantajlı gençlerin böyle uluslararası hareketliliklerden yararlanabilmesi için ekstra enerji sarf ederdi.

Oysa Erasmus+ ile işler ne güzel olmuş, değil mi? “Çok acil 7 yeşil pasaportlu katılımcı”… Ben gençlik çalışanı olarak bu durumda kalmak istemezdim. Çok utanırdım. Utanırdım çünkü; dezavatanjlı gençlere eşit fırsat sunamamış olurdum; katılacak gençleri iyi hazırlayamadığım için öğrenme sürecinin gerçekleşmeyeceğini düşünürdüm; projenin hedefini-temasını bilmeyen katılımcı göndermenin ortağı olduğum kuruma büyük saygısızlık olduğunu bilirdim. Sanırım Erasmus+ ile bunlar değişmiş. Gençlik kuruluşları turizm acentası olmuş.

Not 1: Yukarıdaki ilan, 2014 yılı içerisinde gördüğüm bir kaç yüz ilandan sadece bir tanesidir.
Not 2: Yıllarca sevgili dostum Özgür Yaşar  AKYAR, No-Visa kampanyası ile boşuna yorulmuş. Gençlik çalışanlarının hedef kitlesi sadece yeşil pasaportlu gençler olunca vize gibi bir dert kalmıyormuş. Keşke onca emeği ve zamanı kişisel serveti için ayırsaymış.

Posted in Publications and tagged , , , , , , , .

Bir cevap yazın